23 Temmuz 2012 Pazartesi

Allah Diyen Ütücük

Evet müslümanlar yine kanıtlarda önünü alamıyor...

Kadınlar ve Araba Son Nokta


 Kadınların neredeyse hepsi bu konuda başarısızdır. Yapamazlar, yapamayacaklar. İyi sürende aşırı dikkatli kullanır ama yine kaza yapar stresten amk. O derece bir iç güdüsel saçmalığa sahiptirler. Ben de süremiyorum şuan bilmiyorum ama sürerim gibi geliyor, hiç denemedim. Süremezsem zaten "kadın mıyım lan ben?" sorusunu kendim irdeleyeceğim ve intihara kadar gidebilirim bu konu üzerinde. Bir çok örneği vardır ve taşak konularının efsaneleridir bayanlar. Annenizin, kardeşinizin üstüne de almayın bu lafları hemen dövüş olmasın. En basitinden bi kadın benzin bittiğini sürerken fark etmez. Işıklara bakmaz, silecekleri kapatmayı unutur vs. Dikkatsizlikte üstlerine yoktur. Şeritlerde bir kargaşalık yaşarlar, mala bağlarlar. Işıklarda yeşil yanana kadar gaz vermezler beklerler. Bu böyle gider annemden bilirim, annemin yeteneksizliği desem annemin 1 katsayı olarak alırsak 5 katısıyaya sahip kadın da aynı şekilde gerçek bir sürücü olamaz. Yayayalara ve diğer arabalara genelde yol vermeleri beni uyuz eder arabanın önünü çıkarıp sonra 400 metre öteden gelen arabayı görünce arabaya geliyor diye öyle kabak gibi beklerler ulan ya bas ya da geri al arabayı. Bunları oyunlardan bile öğrenirsin, neymiş geri geri gitmek zor oluyormuş. Ne alakası var ayanaya bakıcaksın aynı şekilde ayarlıcaksın arkadaş. Bazıları var makyaj yapıyolar iyi şoförler ya işte ben onların ağzına sıçıverem, 100 metre sonra pat vuruyolar bi yere ojeleri kurumamıştı direksiyonu gevşek tutuyormuş. Ha annem vursun o önemli değil vurmadı mı vurdu, ama kadında bi özellik var rahatça kaçabiliyor. Çok kaçtı geldi eve bir de rahatça park etmiş evin önüne. "Helal olsun korkusuz kadın!" dedim. Neden bu konuya değindim bilmiyorum ama içim kabarıyordu artık. Alkollü kullanırsalar yarra yersin zateeeeeeeeeen.

Misafirlik






 Ula bu olay aşırı derecede karışıktır, hele şimdilerde bakın yaşanacaklara. Yaz geldi artık. Bu misafirlik olayı karmaşık haller içindedir, çakışmalar vs. olur. Bayram oldu mu hele çığırından çıkar her şey, ben zaten gelenlerin max. %3'üne içimden gelerek hoş geldiniz derim, gerisi sikimde olmaz. Hele bir de çocuklarını getirirler; ben bilgisayar başında ne yapıyorsam takip eder. Twitter manyaklığı gibi bir hale dönüşür bu, izleme lan pezevenk de deme gibi bir lüksün yok. Ne yaparsan izliyor, bilerek gidiyorum html kodları falan açıyorum belki sıkılır diye, yine bakıyor öküz gibi ne yapacak bakalım diye. Bir de bu bakanlardan oyun beklentisi olanlar vardır, yerinde oflayıp püfler arada senin yüzüne bakar oyun açsa da oynasak diye ama siktir oradan ben kimsenin yanında kolay kolay oyun oynamam bilerek en sıkıcı şeylerle uğraşırım ki siktirsin gitsin. Pek işe yaramasa da bu böyledir. Bazıları da yüzsüzdür "biraz ben oynayayım mı?" der işte o zaman siktim anasını misafirperverlik yapmam o konuda "işim var istersen Tuana'nın bilgisayarında oynayabilirsin" derim. Ama gitmez illa benim bilgisayar olacak, neymiş onda sevdiği oyunlar yokmuş ulan puşt ne biliyorsun benim bilgisayarda olan oyunları. Ayrıca bilgisayarımda da oyun yok amk. Format atıp duran bir insanım en küçük aksamalarda çat formatı koyuveririm ve hiç bir zaman virüs programı kullanmam haliyle virüsten de sakınmam girerse ve bilgisayarın içine ederse üşenmeden atarım formatı, format atarken sigara içmesi de ayrı güzel oluyor. Her neyse işte bu misafirlikler birde toplu gerçekleşir. Nasıl demezsiniz diye umuyorum, düşünün amk. 3-4 aile muhabbet döner " Şükrü nerelerde ya? " diye bir soru yönelir. Annem gelir "git şu şu seni çağırıyor" der ulan duyuyorum zaten duymamazlıktan geliyorum o kadar bağırarak konuşuyorlar ki, giderim ve o bir kişi olur 10 kişi hepsi aynı soruyu sorar bir de gitmeye fırsat bırakmadan muhabbetin içine sokmaya çalışırlar.İstemiyorum amk, bi kere herifin biri küçükken ayaklarımdan tutmuştu oyun oynayacağız diye sonra kafa üstü gömdüydü beni hala anasını sikecem gördüğüm yerde. Mal misafir aşırı oluyor, bir diğeri ise goril gibi bi herif ensemden tutup havaya kaldırmıştı bi sürü fotoğraf çekmişler öyle sanki ben şovmenin asistanıyım amk her yerde o bi taşak konusu olmuştum o da ayrı bir uktedir, içimde.

 Misafir çakışması vardır bir de, sex manasında değil misafirliğe gelenlere falan çakmıyoruz veya çakıştırmıyoruz aralarında. Aynı gün ne hikmetse anlaşmışlar gibi randevu için ararlar peş peşe, sonra düşün hangisine şey desek. Ulan, "bugün onlar gelecek siz gelmeyin"diyemezsiniz. Şöyle mi etsek böyle mi etsek derken adamlar kapıya geliverir. "Oooooo hemşerim sende mi buralardaydın" gibi malca muhabbetler dönmeye başlar, benim peder bana karşı asosyal onlara karşı sosyal ak heriflerle "kanki" diye konuşur kendimi tutamam gülerim.

 Birde köyden gelenler olur, bak onları severim işte akideş. Köyden gelsin köylü başımızın üstündedir, her vakit. Şiveyi de bozmeycek, emme şehre indim deye şiveyi ortadan kaldırmaya çalışırsa götünü zikerim o herifin. İşte bu misafirler zaten has misafirlerdir, ancak bizim peder burada bozar kendini adam köyde yaşamamış amk, hangi yöre olursa olsun şiveden bi sikim anlamaz. Ancak hep konuşmaya çalışır, becerebilse amenna ama'şiveli konuşma: 0yani herifte, yapacak bişey yok. Her seferinde annemle söyleriz "bak konuşamıyorsun baba(ismeyıl) zorlama vallahi sülaleyi rezil ediyorsun" diyoruz; yok herif illa konuşacak. O kadar berbat konuşur ki milletin muhabbet edesi gelmez artık babamla. Annemle ben de güleriz içten içten, yine mala bağladı aha boku yedik moduna gireriz. Misafirler kalkar "az daha oturun höyle böyle" dersin "yok höyle işimiz var böyle işimiz var derler" ama otururlar bu hiç değişmez.  


 Bahane: Çay kaynadı, Meyve hazır vs. 

 İşte misafirlikler bu kadar karışıktır o yüzden misafir meselesi ortadan kalksın. 

Hayatımın Arkadaşlık Analizi Aslında Kısaca S.H.G.U.A.O.G.'dir.


Bugün şöyle bir baktım da, lonely wolf olma yolunda iyi adımlarla ilerliyorum. Geçen yaz ile bir analiz yapma gereği nereden duydum bilmiyorum ama telefonumun gücünün mesajları silmeye yetmemesinden dolayı artık mesajları silmiyordum. 4.000 küsür mesaj kalmış, geçmişe bir göz atayım dedim. Konuştuğum insanlara baktım değerlendirdim. Çok salaklarla da konuşmuşum, çok şerefsizlilerle de, çok akıllılarla da. Ama genelde ahmaklarla konuşmuşum sanırsam. Bakacak olursak bir günde 5 kişiyi geçiyormuş konuştuğum insan sayısı ulan ne bok varda konuşuyorsun elalemin kızıyla, oğlanıyla. Boşa zaman kayıpları yaşanmış, daha neler neler. Ama şimdi bir bakıyorum iki günde bir kişiyle zar zor konuşuyorum o telefonda, telefona bakmıyorum bile lan. Kim mesaj atmış diye umursamıyorum. Facebook denen zımbırtıda da sadece kankilerle konuşuyoruz ki artık Facebook da kullandığımız söylenemez arada sırada girip toplu konuşmalar yapıyoruz. Öyle saçma sapan şeyler işte, Twitter ise onun yanında daha üstün tabi, bir kere feyk sorunu yok. Aslında Facebook'ta da sağalanabilir bu kullanıcıların hatasından kaynaklanıyor orada da kullanıcı adı modu var normalde ama geçmişte kimse ziklemediğinden şuanda da kimse ziklemiyor. Herneyse işte o kadar insanı siktir edebilmişim ki helal olsun bana diyorum. ' Siktir etme ' eylemi biraz ağır kaçabilir ancak bir nebze öyle. Okuyanlar vardır aranızda belki bana da mı diyor bu? gibi sorular soruyosunuzdur kendinize. Cevabım değişmez Evet soyunuzu sopunuzu ben siktir ettim. " Siktir edildim mi? " konusuna gelirsek pek sanmıyorum. Ha edildiysem de ben siktir etmeye getirmişimdir lafı kafası çalışıp anlamıştır, benden önce bir ayar vermeye kalkmıştır, fakat bunu sayacak kadar da gerizekalı değildir heralde. Bazıları da aşk tutsağı nedeniyle siktir ettim ben bunu felan diyecekler, aşık olsam siktir ettirmem iyi geçinirim. Eğer kötü geçiniyorsam işin ucunda " sex " vardır bunu da bilsin kızlar ama bunu ayırtta edebilirsiniz zaten kişiliğiniz o yönde ise size bu damgayla yaklaşırım. İyi geçindiğim kızlarda size aşık felan değilim ha, zamanında samimi arkadaşlarım olan kızlar sizinle de problemler olduysa size de o yönde bakmadım rahat olun o kadar piç değilim. Kızlarla genellemeyelim konuyu erkeklerle de sorunlar var.

Öncelikle bir çok şerefsiz örneği verilebilir bu bölüme de isim vermeye gerek yok bro...
Erkek bebelerde genelde ahmaklıktan ve davranışlarını bilmediğinden, hippilikten, orospu çocukluğundan veya şerefsizliklerinden göze batar. Pek sikimde olmaz zaten lafı pek uzatmam hatta hiç bişey söylemem onlara direk keserim bağımı yoluma bakarım. Çok yaşadım götümde gezip benim çevreme yavşayıp sonra aptal davranışları yüzünden göte gelen adamlar. Çünkü üç kuruşluk beyinleriyle beni aracı kullanabileceklerini sandılar. Daha neler neler oldu, hatta o kadar olaydan sonra gelip özür dileyen de oldu. Haaaaa çok zikimdeydiniz ya özür diliyonuz at kafaları siktirin gidin yolunuza bakın, neyin kafasını yaşıyosunuz hala. Bende bazen kapılıp gittim bazı malların arkasından da şanslıyım ki fark etme yeteneğim varmış. İşte bu yaz benim yazım beyler, bayanlar. Herşey gitti, bitti, koptular benden güzelde oldu. Harbi adamlarla biz bize kaldık. Lonely Wolf durumumu bozan insanlarda bozsun çünkü adam gibi adamlar. " Kim lan bunlar? " gibi bir merak içine girebilir rahatsız olanlar söyleyeyim. Sezer Akşit, Halil Güngören, Gökay Tunalı, Umut Çomak, Ali Şahanlar, Ozan Öztürk, Gamze Evcimen bunların yanı sıra var tabi görüştüklerim ama bu adamlar kadar bana destek veren adam bulunmaz diyebilirim.Gamze tamamen ap ayrıdır hani, doğduğum yıldan beri yanımdadır ki bağlar hiç kopmamıştır. Ki şerefsizlikleri yüzünden 10 yıllık adamda olsa silebilirim pek umrumda olmaz. Ah geçmişte şunları yaşadık diyecek kadar zavallı değilim.

Umarım anlamışsınızdır size ihtiyacım yok koçlar ;) Ha bir de " Sigaram ve Biram "vardır, her zaman... 

Azıcık Mayhem


Tapılası Gruplardan Biri



 Sevip saydığım gruplardandır. Öküz gibi dinlenir, bir çok kişi tarafından dinlediğim için "ööööğ satanist lan bu, amına koyayım dinlenir mi bu, mal mısın ak ne anlıyosun bundan" gibi tepkiler aldım. Ancak bu tepkilere Euronymous gibi davrandım ziklemedim onları [ ;) ]. Grubun şarkıları zaten benim için ayrıdır ama iç karışıklıkları da beni etkilemiş gruba bi sempatizanlık uyandırmıştır bedenimde. Öküz gibi olaylar yaşanmış, bir ton belgesel çekilmiş. Belgeseller de izlenesi güzelliktedir. Aslında grup içinde Euronymous ve Varg'ın çatışmaları vardır sadece, ancak ben niyeyse taraf bile tutamamışımdır bu konuda. İkisini de öküz gibi sevmekteyimdir, sevmeliyiz de. Birazcık araştırmalara bakarsak olaylar ve Mayhem ne boklar yemiştir göreceğiz zaten.

Norsk Arisk Black Metal ayağına klan kavgaları ve icraatleri ile adını duyuran black metal grubudur.En başarılı albümleri tartışmasız 'De Mysteriis Dom Sathanas'dır. İcraatlerinin nedeni Norveç'te o dönemde yükselişe geçen anti-christian stanik black metal furyası ve bu furyaya dahil olan grupların ülkücü reisinin kim olacağı problemidir. Bu konuda daimaEuronymous ile Varg Vikernes arasında bir anlaşmazlık, çekememezlik söz konusudur. Bir çok grup bu klanda sözü geçen Euronymous'e saygı gösteriyordu, fakat bazen aşırıya kaçan tripleri, kimseyi ziklememeleri, kendini aşmış insan ayakları zaten kendisi hakkında tehlikeli planlar yapan Varg Vikernes'i zıvanadan çıkarmıştır. Nitekim bir günEuronymous'u kanki gibi telefonla arayıp evine çağırmıştır ya da o evine gitmiştir tam bilmiyorum. Ardından Euronymous'u öldürmüştür. Grubun diğer psikopat elemanı Dead de efsane bir şekilde intihar ederek hayatına son vermiştir. Feci şekilde çünkü önce ekmek bıçağıyla bileklerini kesmiştir, yetmemiş pompalı tüfekle başına ateş edip beyninin dışarı fışkırmasını sağlamıştır. Harbi beynini zikeyim onun. İşin ilginç tarafı olayı ilk duyan diğer grup elemanları üzülmek, ağlamak yerine olayun olduğu yere giderek çeşitli açılardan fotoğraflar çekerek, beyninden parçalar alarak bu parçalardan kolye yaptıkları rivayet edilmektedir. Eğer böyle bi'şey yapıldıysa onların da insanlığını zikeyim arkadaş ayıptır be. Fotoğraflardan birini ise 300 kopyalı Dawn of the Black Hearts adlı albümün kapağına kullanmışlardır.




Grubun bunun dışında adının anılmasının nedenleri de vardır;
Bir konserinde bir koyuna bomba sararak sahnede koyunu patlatmalarıdır. Olayda patlayan koyunun kafası konser alanındaki seyircilerden birinin kafasına girmiş ve hastanelik olmuştur. Grup elemanları hastaneye gitmişler ve bir tane bilet verip kandırmışlar bebeyi. Hemen sonrasında verdikleri röportajda ise şu efsane diyaloğa girmişlerdir,

-şu koyun patlatma hadisesi ne oldu eleman şikayetçi oldu mu?
-hayır dostum. Bir bilet verdik. O da kabul etti, olay kapandı. Fakat konserlerde bu tür şovlara devam edeceğiz.

Bu olayın ardından Haber Türk basını da dahil, dünya basınında geniş yer edinmiştir. Ayrıca bu grup İzmir'de  1991 yılında alt grubun Hazy Hill olduğu bir konser de vermişlerdir. Bu konser aynı zamanda Ankara'da da verilecekti, fakat son anda çıkan aksaklıklardan dolayı ertelenmiştir. Grubun frontmanı: " Euronymous için bu konser öncesinde yaşananlar hayatında geçen en ilginç olaylara vesile olmuştur. "şeklinde bir açıklama yapmıştır. 


http://org32.zorpia.com/0/2071/13260174.981df6.jpg
Soldaki 2 kişi Dead(r.i.p.) ve Hellhamer diğerleri Hazy hill elemanları


Diğer bulduklarıma göre ise grup ismini hayranı oldukları Venom'un debut albümü olan Welcome to Hell'de 4.sırada olan Mayhem With Mercy'den almıştır. Fakat icraatlerinden sonra grup black metal dinazoru olan Venom/Mantas tarafından amın dibini boylamış, bir ton yarrak yemiştir.

Burzum forever. 

Kırmızı Tuborg - Tuborg Kırmızı



Hayatını lanetleyen biradır. Aşırı Carlsbergci bir insan olarak Tuborg sevmeyen adamlardanım. Yoklukta Efes gider,Tuborg Gold gider, Marmara gider, Bomonti gider, Kırmızı Tuborg gitmez.

Lanet birşeydir bu zıkkım. Ya zaten bunun namını, götünü, bokunu, suyunu bilmeyen yoktur. Genelde kime sorsan sevmez. İlk bununla başladıysalar o ayrı, o zaman sevebilirler ama Efes-Carlsberg ile başlayan adam Kırmızı Tuborg sevmez, sevemez. Öküz gibi bir ayarı vardır. Sanırım %8 alkol oranı var içinde, üstelik söylentilere göre midir nedir araştırmadım pek ama içinde votka olduğu da söyleniyor. Ne kadar doğru beni pek ilgilendirmiyor aslında. Ama içinde bir bok olduğu ap açık ortada.

Biranın diğer özelliği ise tenekenin kırmızı olmasıdır. İsmine uygun bira yapan 2 isimden biridir. Kırmızı Tuborg arkadaşların arasında 4 tane içipte ayık kalırsan şunu veririm dediği biradır. Ki öyledir ne bünyeler yıkılmıştır karşısında. Ancak çok büyük hüsranlar yaşatır, " Lan sikeyim neler oldu böyle ak, bok mu varda karıştık bu işe" diyeceğiniz zıkkımdır. Bu yarışma sürer gider 4 taneyi içen adam 5'i de içer 6'yıda içer... Çünkü genelde 4 ten sonrası hatırlanmaz ne bok yersen ye o arada, her boku yapabilirsin. Ama 2 taneyle de Efes kafası yaşanmaz çok garip bir bira bende henüz çözemedim. Ayrıca bu yarışmalardan sonra veya yarışmayı geçtim yokluktan gidip Kırmızı Tuborg alırsınız içersiniz, içersiniz. Nolur? Evin amına koyulur; her yer kusmuk olur. Sabaha kadar kusarsınız, hele gizli içiyorsanız evin boşluğundan istifade tamam bitmiştir o evde katliam olur. O nedenle içicileri geçtim harbi içiciler dışında, alkol olsun yeter diyenler dışında kimsenin içmesini tavsiye etmediğim, bokum gibi dünyanın en berbat birasıdır.


LANET OLSUN SANA TUBORG KIRMIZI! 

Tito'nun Biralı Evi


Tito Ingenieri, yaşamının tam 19 yılını Buenos Aires’teki evini inşa etmek için geçirdi.Çünkü Ingenieri’nin hayalindeki evler dünya üzerindeki evlere hiç benzemiyordu.Ingenieri, 19 yıl süren evinin inşasında tam 6 milyon bira şisesi kullandı.

Ingenieri, bira şişelerinin büyük bir kısmını yollardan topladığını söylüyor. Bir kısmını arkadaşları onun için biriktirmiş. Ingenieri, “Evimi sadece bira şişelerini yeniden değerlendirdiğim için sevmiyorum. 
Bu ev aynı zamanda beni doğal afetlere karşı da koruyor. Nasıl mı? Çok basit… Ne zaman derelerin su seviyesi artsa, güney rüzgarları bira şişelerinde ıslık çalıyor. Ben de bir afetin kapıda olduğunu anlıyorum. Doğal bir alarm sistemim var benim.” diyor… 

Yapan adamı es geçenin götünü zikem gayet ılımlı bir ortam olmuş, çok zor lan. Helalimi koyuyorum biz biriktirsek depozitosunu almaya gideriz bu adam da depozitosunu alırsa zengin olur onu söyleyeyim.

Aslında Levent bar böyle bir halde olsa daha şahane olur lan.

Kumalık Sistematiği


 İşlerin karıştığı nokta, berbat bi'şey. Ulan hangi akla mantığa sığar iki karıyı bi arada aynı ev içinde, aynı yuvada, aynı çocukların karşısında, aynı komşuların yüzüne bakarak hoplatmak. Hadi onu geç bu kumalıkla bir ton kargaşalık çıkmayacak mı? Çıkacak amk. Hayat akışını bozup, besin zincirini bile bozabilirler. Şeyhler karı yapacak diye insanlar acı mı çeksin.

 Ulan malının kıymetini bil bir tane neyine yetmiyor, onu bulamayanlarda var. "Sana iki tane bana niye yok?" gibi tepkiler almayacak mısın? Alacaksın, ancak bu ciddi konu üzerinde bu tepkiyi veren harbi idiot, moron, embesil, öküz, gerizekalı bir herifitir. Çünkü kumalık genelde aile zoru ile yapılmaktadır. Bunu yapanlarda kanımca şerefsizdir. 60 yaşındaki herifin 55 yaşındaki karısının yanına 17 yaşındaki kızı kuma vermek adiliktir. 60 yaşındaki herifin sırf sex konusunda ki egolarını tatmin etmesi için ve üç kuruş para için gül gibi kızı satıyorsun. Ayıptır lan.


Bir de orospuları var bu işlerin. Herifi ayartıyorlar karısını boşayamıyor adamda alıyor bunu kuma olarak. Sonra başlıyor sikiş, ilk günler hatun iyi gül gibi geçiniyor kumayla da, kocayla da. Bir ay sonrası noluyor offf evde terör esiyordur heralde amk. Düşünsene sırf parası için evleniyor zaten, adı üstünde orospuluk yaparak kendine yakıştırarak bir herife kuma olarak gidiyosan bir hayır beklemeyeceksin arkadaş. Ya da lezbiyensin ancak arada erkeklerle de ilişkiye girmek istiyorsun. Hem kuma getirildiğin kadınla hem kocasıyla dolu dolu yaşıyorda olabilir. Resimde de göründüğü gibi çok egzotik bir fotoğraf olmuş. Kumalığı her yönüyle açıklamış, pek güzeller maşallah.

Ulan düşünsene doktora gidiyorsun çocuk hasta şimdi. Baba adı aynı ana adı farklı, çocuğu hastaneye götürdünüz. Çocuk evde ikinizi göre göre baba da ikinize çaka çaka, ikinize de anne demeye alışmış. Doktor annen kim diyince çift parmakla mı gösterecek la sizi. Önce bir doktor afallar zaten sonra işler karışır bir  ton sorun yaşanır doktor öğüt çeker bunlara bi güzel üstüne de başarısız bi tedavi yapar kafa dalgınlığıyla o çocuktan bi daha hayır gelmez.

Bu konuya nereden girdiğimi bilmiyorum ama gece, gözlerim yumuluyor, mala bağladım sıkıldım çok gereksiz bir yazı yazdım ama silmem, yazılar silinmez... ;) 

Naruto "Efsane"


 Hayatımda ilk defa anime izlemeye başladım. Bilmiyorum daha iyileri var mı? Ancak bunu öküz gibi sevdim, yok böyle bi'şey. Öncesinde anime izleyenlere amk bu yaşta bunlar mı izlenir idiot herifler " gibi tepkiler veriyordum. Ağzıma sıçayım ulan en iyisini yapıyormuş herifler. Aslında "Naruto " ile de kendi başıma tanışmadım. Umut Çomak* kankim bi'an feysten yazıverdi " Naruto izliyon mu la " diye, işte o an o kadar ortak yönümüz var heralde bi bok var bu animede Umut da bunu diyorsa izlemek lazım dedim. Birazda irdeledim baya dehşet olduğunu, ve izlemem gerektiğini de bi hoş söyledi; hemen etkilendim zaten amk. Sağolsun linkleride yollayı verdi bana. Başladım işte 2 gündür her boş vaktimde izliyorum.

Umut Çomak* Are You Beer? adlı bloğun da sahibidir.

 Naruto, resimde gördüğünüz sarı saçlı şahıs. Özellikle haylazlığıyla ilk bölümlerde dikkat çekiyor, zaten herşeye bağırması da efsane. Sürekli sinirleniyor, yaramazlık yapıyor. Önce bir ninja akademisinde eğitim görüyor, fakat sınavlarda genelde başarısız oluyor. Ancak haylazlıkta kafası 10 numara, ninja tekniklerinde hep fesatlıkları gidip öğreniyor. Cazibe tekniği diye birşey biliyor ve hep kullanıyor, karşısındaki herifin gözler pörtlüyo kan fışkırıyo felan saçma diyebilirsiniz ancak efsane şekilde eğelenceli oluyor, bu teknik. Ancak temel kurallara genelde uymadığından ve bir zamanlar köyde ki lanetli yaratığı içine mühürledikleri için bunu bilen köylüler ve ninjalar tarafından hep sevilmeyen, dışlanan bir çocuk oluyor. Hedefi ise " Hokage " olmak. Hokage, liderlik vasfını taşır ve köyde bir efesane olarak tanınmanı sağlayan rütbedir. Hokage olabilmesi için önünde daha çok uzun bir yol var tabi. Önce akademiden mezun olması gerek, bu olay da baya bir zor. Aslında basit ama Naruto için zor, Naruto derste gördüğü teknikleri eğelencesiz bulduğundan mıdır bilinmez uygulamıyor. Ve mezuniyet sınavında kopyalama tekniğinin amına koyuyor, kopyası bildiğin çürük bir ceset gibi olduğu için hocaları tarafından geçirilmiyor. Ancak hocaların biri ibne Naruto gizlenen bir yasaklı tekniklerin olduğu şeyin yerini söylüyor, Naruto onu bulup kullanıyor. Bunu duyan büyük reyiz tüm ninjalara Naruto'yu yakalayın diyo işte kapışma başlıyo. Ona değer veren bir hocası var adı aklıma gelmedi o önce bulup onu kurtarmak istiyor. Ancak ibne hoca da aynı zamanda Naruto'yu buluyor. Ona 12 Kuyruklu Tilkinin o olduğunu söylüyor ve Naruto'nun psikolojisini sikiyor. Ama doğru yolu seçip ibne hocanın anasını belliyor. Daha sonra da mezun olamadığı okuldan mezun oluyor. Artık kendilerini kanıtlamaları gerek bir Jouinin ninja ile göreve çıkıyorlar. Daha önce bu Jouinin'in sınavından geçip ninja olma adayı olan olmamış. Ama bunu ilk defa Naruto ve arkadaşları başarıyor. Sonra farklı görevlerle devam ediyor. Ben de henüz 12.bölümdeyim, bu kadar bilgi yeter izlemeniz için hadi hıyarlısı.

İzlemek İsteyenler : http://www.turkanime.tv/anime-izle/Naruto-1-Bolum


-Ayrıca sitede bir ton anime mevcuttur. 


NARUTO İZLEMEMEK AYIPTIR, GÜNAHTIR, ALLAH NARUTO İZLEMEYİ VE ONA YARDIM ETMEYİ EMREDER... 

Kör' Guardian'ın Öküzlerdeki Etkisi


Blind Guardian Ekibi - Kankilerim !
Yeni T-Shirt'ünü aldığım gruptur!

Resimde gördüğünüz heriflerdir, bu Blind Guardian. Almanyalı Heavy Metal, Senfonik Power Metal grubudur. Öküz gibi sevdiğim bir gruptur, aslında tanınmışlığı çok yüksektir fakat bazıları tanımıyor; nasıl oluyor o iş anlamıyorum. Albümlerinde J.R.R. Tolkien ve bu tarz yazarların etkisi görülmektedir. Aslında diğerleri beni pek etkilememiştir. En çok J.R.R. Tolkien tarafından yazılmış olan eserleri şarkılarında vurgulaması beni benden alıyor. Daha çok Lord of The Rings takıntılı olan grup, şarkılarında filmin özelliklerini dile getirmişlerdir. Mistik bir melodiyle çalınan şarkların üstüne mistik sözlerde çok hoş oluyor kanımca. " The Bard's Song " şarkısı en bilinen şarkılarındandır. Bu şarkıyı baya bir severim, LOTR'yi simgeleyen sözler bunda da vardır. Mesela;

   
In my thoughts and in my dreams
They're always in my mind
    These songs of hobbits, dwarves and men
    And elves
    Come close your eyes
    You can see them too

Sözleri bıraktım direk filmi simgeleyen şarkıları da mevcuttur. Lord of the Rings " şarkısı zaten herşeyin kanıtıdır. 9 tane albümleri mevcuttur. Ayrıca single parçaları da bir o kadar güzeldir. Grubun önceki ismi ise Lucifer's Heritage'dir. Lucifer's Heritage ile 2 tane demo albüm çıkarmıştır. Diskografisi bilgisayarımda mevcut olan gruplardandır. Son albümünü 2 sene önce çıkarmıştır " At the Edge of Time " dır. Tüm albümlerinin dinlenmesi tarafımca şiddetle tavsiye edilir. Öküzlerdeki etkisi çok büyüktür, kendimden biliyorum artık öküzlük kalmıyor insanın içini açıyor bir huzur veriyor. Elf demesi zaten yetiyor mutluluğa bazen de Saruman'ın ibnelikleri geliyor. Hobbitler zaten efsane...The Bard's Song şarkısını da buradan dinleyebilirsiniz... Konser ve Studio olarak veriyorum;

 KONSER
 
STUDİO


Ancak Kurtlar Vadisi gibi aptal aksiyon müzikleri yoktur. Filmden alındı diye böyle bir karşılık bekleyenler olabilir. Uyarıyorum, bununla karşıma gelenin kellesi uçar akideş!
ALDIĞIM T-SHIRT

Feyyaz Yiğit, Benden Bir Tane Daha


ÖNCE REKLAM YAPAYIM FEYYAZ İÇİN REKLAM FARZDIR! 
FEYYAZ Webdizi:http://sebastiyan.mynet.com/feyyaz-izle-did187/


Feyyaz Yiğit kimdir lan?
 Feyyaz, aslında karakteri benimle uyuşan adamdır. Okan Bayülgen'in ortaya çıkarttığı bir özel yaratıktır. Öncelikle Okan'a " eyw... " diyorum. Feyyaz birçok kişinin ilgisini Disko Kralı'nda " Lost çok bozdu... "(diyalog aşağıda) ve böyle devam eden cümlelerle çekmişti; Lost'un 6.sezonunu 1 dakikaya sığdırmıştı. Sonra ara ara programda skeçlerde oynuyor ve yine ilgiyi üstüne topluyordu. Bir süre sonra her program ekrana çıkmaya başladı, teorileriyle bizi güldürdü. Hele gitarlı çıktığı anlar daha bir efsaneleşmişti, istekleri " hıa", " minör sıkıntı yapar, düz mi vereyim mi? " gibi cevaplarıyla soğutmuş ve insanları güldürmüştü ancak o kadar efsane bi herif ki kendi yüzü hiç gülümsemezdi.
1- lost'un sonu nasıldı ya?

lost cok bozdu, bayagı bozdu yani, inanılmaz bozdu yani, cok fazla bozdu. normal öyle böyle bozmadı yani.

2- lost'un sonu nasıldı ya?

lost çok bozdu. acayip bozdu, öyle böyle değil yani. bayağı bozdu, inanılmaz bozdu lost. ço.. o kadar bozdu, önünü alamadık yani öyle bozdu.

3- lost'un sonu nasıldı ya?

lost çok bozdu, bayagı bozdu yani öyle böyle değil. inanılmaz bozdu. cok fazla bozdu yani. öyle b.. o kadar bozdu, önünü alamadık öyle kötü bozdu yani. bozdu, bozdu, bozdu, bir yerden sonra bozmaz diye bekledik, daha da bozdu. artık bozmasın dedik, iyice bozdu. artık inanamadık, bozdu, bozdu gitti yani. lost'u bıraktım ben de bu lost'u. "daha nasıl bozulur ya?" dedim, bu kadar daha fazla bozulmaz herhalde dedim ben. ben bi yerde duracak bunun bozulması diye bekledim ama gene bozdu.

- noldu ki peki?

valla ben izlemedim.
 Okan'ın Feyyaz'a gitar hediye alma meseleside ap ayrı bir yer tutmuştur. Okan evine götürüp gitarı Feyyaz'a gösterdiğinde ki tepki " hıa "(he, ha) olunca haliyle bir demoralize oluyor. Okan'ın ağzından dinleyelim,


Tabi bu videoların arkası kesilmez adam efsane, en efsanelerini bile ayıklayamazsın çünkü hepsi efsane adamın arkadaş.Bir diğer muhabbetse konuklardan birisi " Re Minör " istiyor Feyyaz'ın cevabı " Yok, veremem ". Okan araya giriyor " Ulan o kadar gitar aldık ..." gibi birşey söylüyor Feyyaz yine istifini bozmadan " Gitar aldık diye her dakka şey mi verecez " diyerek yine hepimizi güldürüyor. Herneyse bunların sonu gelmez.

Dikkatimi çeken diğer bir konu ise Feyyaz'ın kendi adında webdizi çekmesi. Aslında dizinin çıktığını yaklaşık 2 bölüm sonra öğrendim. Oysa ki sıkı takipçilerindenimdir, arkadadaşım sayesinde diziyi de öğrenmiş olduk.(Halil eyw...) Dizinin ilk 2 bölümü zaten efsaneydi artık her çarşamba diziyi bekliyorduk, ertesi gün de dizi hakkında tartışıyoduk baya gülüyorduk. Bi'ara bölümlere ek olarak Ses Kartı ve Cinsellik adında bir ek part-skeç tarzı birşey çekmişti, en efsane gülünç olaylardan birisidir. Bazen bölümlerin çarşambadan sarkması da bizi endişelendiriyor " aha çekmeycek la heralde " felan diyoruz. Ama sağolsun henüz bizi bırakmadı geç olsa da 7.Bölüm de çıktı herkese harbiden tavsiye ediyorum. Sevilmeyecek adam değil zaten.

Feyyaz Webdizi: http://sebastiyan.mynet.com/feyyaz-izle-did187/

Cuma günü demek Levent Bar demektir!


Efes Bira çük kıvamında!
 Her Cuma!
  Cuma gününün önemi bizde büyüktür. Nedir bu Cuma günleri? Cuma bu cuma ile kısıtlı değildir her cuma bizim için önemlidir. Okulun varlığı veya yokluğu bizi alakalar etmez. Okul olduğu vakit saat 2.30'da okuldan çıkılır ve saat 6 ya kadar ne işin varsa halledilir. Sonra en belirgin buluşma noktamız Zahir'e geçilir. Genelde Gökay kardeşimiz geç kalan isimdir, Sezer ise 1 saat önceden gidip tek başına oturur ve sigarasını yakıp " Lonely Wolf " veya " Lonely Cowboy " oluverir. Zahir, bir cafedir aslında yeni ismi Baykuş'tur. Herkes Zahir'e geldikten sonra max. 30 dk. oturulur. Sonrasında Levent abimizin mekanı Levent Bar'a doğru yol alırız. Mekanın bizi etkileyen yanı sadece içmeye giden adamların olmasıdır, muhabbet döner müzikten kulaklar sikilmez ve müzik tartışacak bir ortam yaratmamasıdır, çünkü Sezer ve Ben dışında grupta müzik konusunda ortak yönümüz pek azdır. Girer girmez abimiz 4 tane Fıçı Bira(resim) getirir, yanında da çerez; ancak o çerez her zaman geri yollanır ve yerine turşu getirtilir. Hala mekan tarafından bu olay alışıla getirilememiştir. 4 biradan sonra karı kız muhabbeti yapılır, sevilmeyen şahıslar söylenir ve " HAAAA ONUN AMINA KOYAYIM ", " AYNEN VAY KAŞAR ", "OOO ABE ONA Bİ ÇAKCEN" tarzı bağırışlı laflar edilir. Yanımızdaki masalarda ağır abiler oturuyor ise uyarılırız veya taa 2 masa öteden muhabbete dahil olmaya çalışan abilerimiz olur. Gökay bu abilerle iyi muhabbet kurar adamın Türkçesi yeter, hepimiz dağılıyız haliyle iletişim sorunu yaşayabiliyoruz ama Gökay'da yok o sorun. Biralar biter ancak turşu bitmez çünkü bir dilim turşuyu yaklaşık 3 yuduma denk getiririz. Ufak ısırışlar boy gösterir eee öğrenciyiz para yok tabi. İkinci biraları en istekli kişi ister, sen iste kavgası olmaz hiç bi'vakit. Neyse artık ortam kızlarından soyutlanıp gerçek aşklara döner iş, burada Halil kardeşimizin üstüne gidilir. Gökay genelde hepimizi ezen kişidir bu konuda sonrada Sezer, ben aşırı seçiciliğimden dolayı " GAY LAN BU " tepkisiyle karşılaşırım ancak grupta seçiciliği en az olan hatta olmayan kişi Halil'dir. Muhabbet muhabbeti açar haftaya yapılacak planlar konuşulur. Sezer akşama kadar evlere dağılana kadar o planlar hakkında konuşabilir. Aynı soruyu 9699460946 kere sorduğu görülmüştür. Ve sonunda turşu biter ancak biralar yarıdadır, sigara içme oranı %30 daha artmaya başlar içmeyen adam işsizlikten sigara yakar. Bu da en çok Sezer ve bana koyar. İkinci biralar ağır ağır biter, hesap yapılmaya başlar ancak grupta en boktan hesap yapan Sezer olduğundan o pek siklenmez, genelde benim hesap doğrulanır ve ödenir. Bayramyeri'ne doğru yürümeye başlarız, midye yenmek istenirse onu yeriz bazen tavuk döner yeriz. Ancak genelde paramız yoktur hiç bir bok yemeden dolanırız. Saçma sapan güleriz, Gökay içtikten sonra rencide etmeye başlar. Sezer millete " Abe 10 üzerinden gaçsın? " sorusunu yöneltir kimse de aslında sorunun detaylarını düşünmeden " Beş ", " Yedi " gibi cevaplar verirler. En son herkes herkesi durağa kadar bırakır Gökay genelde eve yürüyerek gider, bizler de dolmuşlara atlayıp eve gideriz. Aslına bakarsak her cuma böyle geçer, ancak hiç usanmayız. 
  Birde herkesin karakteristik özellikleri vardır,
Gökay- Playboy
Halil- Dağlı
Sukru- Siklemeyen adam
Sezer- (Unuttum kanki) ama bilgili herifin teki.

Seneye Gökay ve Halil kardeşlerimizin olmama durumu yüksek, maalesef göç yaşayacaklar. Bak yine duygulandım neyse CUMALAR BİTMESİN CUMALAR ! 

Behzat Ç. Ne Lan?


 " Behzat Ç. ne lan? " gibi bir soru sorma hükmüne hiç kimse sahip değildir. Behzat Ç. benim aşırı derecede takip ettiğim dizilerden biridir hatta birincisidir. Behzat önemli rolüyle dizinin hükümdarı gibi gözükse de Harun, Akbaba, Hayalet unutulması mümkün olmayan karakterlerdir (şahıslardır da diyebilirim ama karakterlerdir daha hoş geldi lan gülümsedim). Türkiye'de polisiye dizisi çekilmez arkadaş diyen şahıslara tepki olarak gösterilebilecek bir dizi olmuş ve bizim gibileri sevindirmiştir. Ç.'yi de merak etmiyorum artık çünkü olaylar o kadar sağlam ki Ç.'nin ne olduğunu düşünecek bir uyarı bırakmıyor beyinde. Eda karakteri de Harun'la olan ilişkisi sayesinde gündemde kalıyor, bir zamanların baya dramatik olayıydı Harun'un Eda'ya olan aşkı. Sonradan katılan Cevdet kardeşimizde süt çocuğu rolüyle Ankaralı ekibi bozan şahıstır ancak diziye kattığı renk pas geçilemez. Son bölümlerde ortaya çıkan olaylarda bir o kadar kafamızı karıştırmış hatta Akbaba'nın eski cinayetleri işlemiş olduğunu belirten son bölüm baya bi moralimi bozmuş ve diziden gideceğini düşündürmeye başlamıştı. İnştanrı gitmez amk. Cüneyt Çözer'in dönüşü de ap ayrı bir heyecanın gelişi olacak kanımca, Memduh Başgan ne boklar çevirecek bakalım. Behzatçı bir izleyici olarak Memduh Başgan'ın sempatikliği de beni benden alıyor ha. Denizli'de yaşamama rağmen bir Ankaralı olarak yalnız değilim bir çok insan burada Ankara şivesini de taşımaya başladı, sayelerinde. Argo ve küfür kullanımını da o kadar düzgün yapıyorlar ki baya bir seviyorum ha. Jargonlar zaten efsaneleşti artık. Ve vatandaşa gelirsek Behzat Ç.'yi sevmeyen adamı bende sevmem;hatta amuagorum!

AMINA GODUK BÜLENT BAŞGAN! 

Ve Biter...


HAYIR TABİKİ AMK!


=>NO, OF COURSE! 
 Bu sefer sabah kalktığımda bir huzursuzluk yoktu, içimde. Yavaştan yol aldım evden, yaktım sigaramı ve durağa doğru yürüdüm. Aslında bi tedirginlik vardı sakal! Öğrenim hayatım boyunca çektiğim tek çile ama bu sefer kesemezdim çünkü 1 hafta uzatma kaybım olacaktı. Sigaram bitti ve postalımın tabanıyla izmariti bir güzel ezdim. Ardından dolmuşa bindim ve okulun önünde indim; yanımdaki çocuğun da sakalının uzun olduğunu gördüm. Kalırsak beraber kalacaktık güzeldi, ve o "Ülkücü Ayhan" kapıdaydı zaten postal giymem ve kara metal dinlemem adamı çığrından çıkarıyordu. " Aha sıçtık akideş " dedim, önünden usul usul geçtim ancak hiç birşey demedi. Ve okul sınırlarına girmiştim artık rahattım. Ula bütün gızlar süslenmiş bi hoş bi hoş olmuşlar görmek lazım " Yalarım " demekten dilim çürüdü. Yalnız 2 tane kankimiz bu yıl aramızdan ayrılıyordu, ulan zaten 4 kişiydik kaldık Sezer ile baş başa " Kaybedenler Kulübü " başlayacaktı artık bizim için bir yıl yalnız yalnız takılacaktık. Ortama adam girmesini de istemiyoruz zaten halimizden memnunduk. Herneyse lanet olası son ders geldi karnemi aldım elime baktım, " He " dedim ve katlayıp gömleğimin cebine sokuşturdum. Millet " Teşekkür Belgesi " adlı o idiot ama bir o kadarda önemli kağıt parçasıyla fotoğraf çektiriyodu. Ben geri kalır mıyım ne kadar varsa hepsiyle fotoğraf çektirdim, tanımadığım insanlarla fotoğraf çektirdim. Sezer kankim gelmedi okula zaten Payam civarlarında kankilerle eğleniyordu. Eğlenedursun bakem, ama sınıfta kaldın şakasıyla da baya bir göt olmuştur sanırım. Kısacası bu lanet olası yılın okul dönemide BİT-Tİ.

HAIL!